otonom çalışanlar

Sanayinin Her Alanında Otonom Düşünebilen Ve Çalışabilen İnsanlar Yaratmanın Önemi!

Otonomi, başka bir kişi ya da durumdan bağımsız karar verme, kendi kendini yönetebilme yetisi anlamına gelmektedir. Yunanca’dan gelen “auto” (öz, kendi kendine) ve “nomos” (kural,yasa) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Gelişim psikolojisinde ise ahlaki, politik felsefede bilinçli, zorlanmamış karar verme kapasitesidir.

Bu açıklama ışığında, otonom insan;

  • Ahlak, ilişki ve davranışlarında aklın yol göstericiliğini tanıyan.
  • Kendi kendini idare edebilen kimse anlamlarına gelmektedir.

Bir işletme hayal edin;

  • Ürün yada hizmet kalitesini kontrol etmeye ihtiyaç kalmamış çünkü tüm çalışanlar görevlerinin gereklerinin ve sorumluluklarının bilincinde olarak hatasız yapıyorlar işlerini.
  • Problem, arıza vb maliyet yükü getiren unsurlar minimize edilmiş.
  • Yönetsel kademeler asgariye indirilmiş çünkü çalışanlar denetlenmeye gerek kalmadan yapıyorlar işlerini.
  • Sorunlar azaldığı için dünün konu edildiği toplantılarda azalmış. İnsanlar geleceği konuşmak için toplanıyorlar.

Hayal gibi değilmi? Ancak imkansız değil!

Bir çalışan hayal edin;

  • Yaptığı işin altına imzasını atabilecek seviyede, kontrole ihtiyacı yok,
  • Tüm sorumluluk ve yetkilerinin bilincinde, kontrole ihtiyacı yok,
  • Hep daha iyisini yapabilmeyi düşünebiliyor, zorlamaya ihtiyacı yok,
  • Şirketin marka imajına etkisinin bilincinde, hatırlatmaya ihtiyacı yok,
  • İşini iyi yaptığında şirketinin de kendisinin de kazanacağının bilincinde.

Hayal gibi değilmi? Ancak imkansız değil!

 

 

MALİYET BOYUTU;

‘’Kalite bir eylem değil, bir alışkanlıktır’’

Aristoteles

Büyük usta otonom düşünebilen insanın önemini tam 2300 sene önce anlamış ve bu cümleyi söylemiş. Ancak bu sözündeki derin anlamın o zamandan beri bizler tarafından tam anlaşıldığını söyleyemeyiz. Anlaşılmış olsaydı bugünkü yönetim ve sistem kavramları baştan aşağı farklı, çok daha yalın ve sorunsuz olurdu.

Otonomlaşmayan eylem sürekli kontrol ihtiyacı doğurur ve bu yönü ile maliyet öngörür. İnsanları eğitmezseniz ve yetkinliklerini geliştirmezseniz otonomlaşmayan eylem boyutunda (talimatlar) kalırsınız ve eylemin sürekli denetimi gerekir. Yani eğitime ve gelişime harcamadığınızın çok mislini kontrol ve yönetime harcarsınız.

Otonomlaşmış eylem ise bir alışkanlık davranışıdır ve ilk öğrenme maliyetinden sonra harcama neredeyse sıfırdır. Alışkanlık bir kez sağlanabildiğinde bir daha kontrol gerektirmez.

Şirketler, patronlar, tepe yöneticiler otonom çalışanın anlamını ve etkinliğini kavrayamadıkları için çalışanlarını yönetmeye ve kontrole kalkışarak imkansızı başarmaya çalışıyorlar. İmkansız dedim çünkü insan yönetilemez!

  • Müdürler
  • Md Yardımcıları
  • Şefler
  • Formenler
  • Usta başları ve Posta başları….. ve daha bir çok kontrol amaçlı kademeler.

Neden varlar bunlar? Sadece çalışanları ve yaptıklarını kontrol için. Peki yapılan işe direk bir katkıları varmı? Hayır?

Gördüğünüz gibi işe direk katkısı olmadığı halde maliyetlere katkısı olan pek çok kademe ve insan!

 

 

Halbuki, otonom çalışanların olduğu tesislerde olması gereken kademeler belli;

  • Müdür
  • Grup lideri
  • Mavi yaka takım lideri.

Bunlarda kontrol amaçlı değil sadece direk çalışanların yapamadıklarına destek amaçlı. İşin daha iyi yapılması gereken teknik, eğitim ve sosyal desteği sağlıyorlar.

Şirketler ve yöneticiler kontrol amaçlı kompleks, verimsiz ve maliyet arttırmaktan başka bir etkisi olmayan sistemler kurmaya çalışıp büyük paralar ödüyorlar.

  • Kalite kontrolcüler
  • Arıza bakımcıları (TPM bakımcısı haricinde)
  • Her türlü problem çözümü amaçlı görevlendirilen beyaz yaka çalışanlar (Proje grupları haricinde)
  • Kamera sistemleri
  • Çalışmayan öneri sistemleri
  • Etkisiz memnuniyet endeks ölçümleri
  • Pek çok gereksiz konuda alınan danışmanlıklar

Bunlar pasif ve reaktif konulardır ve bunların var olma nedeni otonom çalışamayanların yaptıkları hataları yakalamak, düzeltmek ya da mutsuz çalışandan bilgi toplamaya çalışmaktır.

Biri bozuyor diğeri düzeltmeye çalışıyor ne büyük çelişki değil mi? Hataların bedeli bir maliyet, bu kadrolar ve sistemler ayrı bir maliyet!

Sonuç; kocaman bir hiç!

PEKİ, OTONOM ÇALIŞAN NASIL YARATILIR?

  • Önce eğiterek yetkinliklerini arttırmak. Bilen insan düşünebilir ve yapabilir!
  • Planlı rotasyonlarla çok yönlü ve birbirini anlayabilen insanlar yaratmak
  • Yönetimde liderlik ve yönlendirme yaklaşımını hakim kılmak. Yöneticiler koçluk ve mentörlük yaklaşımı sergilemeliler.
  • Her konuda ve her detayda standartlaşmayı sağlamak. İşlerin herkes tarafından aynı şekilde ve kalitede yapılabilir hale gelmesini sağlamak
  • Her kademede gereken tüm yetki ve sorumlulukları vererek kendine güvenlerini arttırmak
  • Her alanda sürekli iyileştirme ve proje yaklaşımını teşvik etmek
  • Proaktif yaklaşıma değer vermek
  • Değerlisin mesajı vermek, değerli olduğunu hissettirmek
  • Şirket ve çalışan çıkarlarının ortak olduğu bir yönetim sistemi kurmak

 

OTONOM ÇALIŞANLAR İLE KAZANIMLARIMIZ;

  • Kontrol, bakım vb ihtiyaçlar azalacağı için maliyetler düşecek
  • Gereksiz kademeler azalacağı için maliyetler düşecek
  • Uygunsuz ürün yada hizmet yüzdesi azalacağı için müşteri memnuniyeti artacak
  • Sorunlar azalacağı için kaos azalacak çalışma ortamı ve çalışan motivasyonu iyileşecek
  • Sorunlar azalacağı için geçmişi tamire değil geleceği oluşturmaya ve geliştirmeye yönelik projeler artacak

SON SÖZ;

“Otonom çalışanları olmayan patronlar ve şirketler hep dünle uğraşmaktan yarını düşünmeye fırsat bulamazlar”.

Bu söz benden

Mesut Biricik

Danışman/Eğitmen